UNESCO Dünya Mirası unvanına sahip cennet köşemiz Safranbolu, bahar ve yaz aylarındaki rekor ziyaretçi akınına rağmen, kış aylarında (Kasım-Şubat) derin bir sessizliğe bürünüyor. Bu mevsimsellik, özellikle butik konaklama ve küçük ölçekli hediyelik eşya esnafının nakit akışını tehdit ediyor ve yerel ekonomi için ciddi bir "sezon sonrası hayatta kalma" mücadelesi anlamına geliyor. İlçemizin turizm geleceği, günübirlik ziyaretçi odaklı dar zaman diliminden çıkıp, kışın konaklama ve deneyim temelli turizme geçişe bağlı.
Mevcut Gerçeklik: Günübirlik Ziyaretçi ve Kışın Düşen KonaklamaYapılan analizler, Safranbolu'nun yıl genelinde milyonları bulan ziyaretçi ağırladığını, ancak bu hacmin büyük bölümünün bayramlar ve hafta sonları gibi sınırlı zaman dilimlerine sıkıştığını gösteriyor. Özellikle kış aylarında konaklama talebi belirgin şekilde düşüyor, ziyaretler ise 09:00–18:00 aralığına sıkışan günübirlik turizme yöneliyor. Bu durum, otellerin ve akşam yemeği hizmeti veren işletmelerin gelirini düşürüyor. Uzak Doğu'dan gelen ve kente önemli katkı sağlayan yabancı turistler dahi, kışın hava ve ulaşım koşulları nedeniyle rotalarını değiştirebiliyor.
Esnafın Akılcı Direnişi: Atölyeler ve Online SatışMevsimselliğin getirdiği baskıya karşı yerel esnafımız, yaratıcı stratejiler geliştiriyor:
Konaklamada Esneklik: Butik oteller, kışın oda fiyatlarında indirime gidiyor; 'Hafta İçi Fotoğrafçılık Atölyesi' veya 'Safranlı Mutfak Deneyimi' gibi temalı paketlerle boş odaları doldurmaya çalışıyor.
Gastronomi ve Bölgesel Ürün: Yeme-içme sektörü, maliyetleri düşürmek için menülerini küçültüyor ve safranlı kış çayları, yöresel tatlılar gibi mevsimlik, yerel ürünlere odaklanarak işletmeleri canlı tutuyor.
Dijitalleşme Vurgusu: Hediyelik eşya ve özellikle Safran ürünü satan üreticiler, fiziki ziyaretçi azaldığında gelir elde etmek amacıyla e-ticaret kanallarına ağırlık veriyor. Safran’ın marka değeri ve coğrafi işaret gücü, ulusal ve uluslararası pazarlara açılım için bir fırsat sunuyor.
Kısıtlar ve Riskler: Altyapı ve Pazarlama AçığıKış turizminin önündeki en büyük engeller, ne yazık ki sadece hava koşulları değil:
Altyapı ve Erişim: Kar yağışı ve yağmurlu günlerde dar sokaklar, yetersiz otopark alanları ve erişim zorlukları, ziyaretçi memnuniyetini olumsuz etkiliyor.
Koruma Kısıtları: Tarihi konaklardaki sıkı koruma kuralları, esnafın modern yalıtım, ısıtma ve enerji verimliliği yatırımları yapmasını zorlaştırarak hizmet kalitesini düşürebiliyor.
Dijital Beceri Eksikliği: Birçok küçük esnaf, hedefli kış pazarlaması ve uluslararası rezervasyon sistemleri gibi konularda bilgi ve altyapı eksikliği yaşıyor.
Somut Çözüm Yolu: Deneyim Ekonomisi ve ‘Kış Festivali’Safranbolu’nun kış dönemini canlandırması için yerel yönetimlerin ve esnafın ortaklaşa hareket etmesi gerekiyor:
Deneyim Ürünlerini Premium Hale Getirmek: Sadece safran satmak yerine, Safran Hasadı Atölyesi, safranlı yemek pişirme kursları gibi biletli, premium deneyimler sunulmalıdır.
Yerel Yönetim Desteğiyle Mikro-Festivaller: Belediye’nin önderliğinde, özellikle hafta içi doluluğu artırmak için düşük bütçeli, 'Tarihi Evlerde Müzik Geceleri' veya 'Kış Sanat Atölyeleri' gibi mikro-festivaller takvime eklenmelidir.
Sosyal Medya Seferberliği: Kışın sisli sokaklar, kar altındaki konaklar gibi görsel temaların ön plana çıkarıldığı, Safranbolu kış fotoğraf yarışmaları düzenlenerek dijital pazarlama gücü artırılmalıdır. Nitekim Belediye, "Kış Gelmeden Sen Gel" gibi dayanışma kampanyalarıyla bu farkındalığı başlatmıştır.
Safranbolu’nun “dört mevsim” destinasyon olma potansiyeli yüksektir. Ancak bunun gerçekleşmesi, yerel politikaların altyapı, teknoloji ve deneyim ekonomisi etrafında acilen revize edilmesine bağlıdır. Kış, artık “sezon dışı” değil, “özel sezon” olarak konumlandırılmalıdır.
Kadir SANCAKTAR - Özel Haber - KarabukSONHaber.COM