ADAY Öğretmen Performans Fesih Kararı Yargıdan Döndü: Danıştay'dan Önemli Hukuk Vurgusu
Sözleşmeli aday öğretmenlerin atanma süreçlerinin bir parçası olan Aday Performans Değerlendirmesinde başarısız sayılarak sözleşmesi feshedilen bir öğretmen, verdiği hukuk mücadelesini Danıştay'a taşıdı. Öğretmenin açtığı dava neticesinde, mahkemeler idarenin fesih işlemini iptal etti. Danıştay Onikinci Dairesi de son incelemesinde yerel mahkeme kararlarını düzelterek onadı, böylece davacının lehine olan karar kesinleşmiş oldu.
Gerekli İnceleme Eksikliği ve Değerlendirme Dayanağının Zayıflığı
Dava dosyasında öne çıkan en kritik husus, aday öğretmene yöneltilen iddialarla ilgili yeterli araştırma ve incelemenin yapılmamış olması. Öğrencilerle gerektiği gibi ilgilenmediği, ders anlatmak istemediği, yanlış bilgiler verdiği ve öğrencileri kendi haline bıraktığı gibi ciddi iddiaların varlığına rağmen, öğrencilerin ifadelerine başvurulması gibi temel inceleme adımları atlanmış. Yani bu hususlar açık ve net olarak ortaya konulamamış. Mahkeme, idarenin bu eksikliklerini temel bir hukuka aykırılık olarak değerlendirdi.
Aday öğretmen sözleşmesi haksız feshedildi mi? Bu sorunun cevabı, mahkeme kararları ışığında "Evet" olarak karşımıza çıkıyor.
Performans Formundaki Düşük Puanlar Somut Delillere Dayanmıyor
Fesih işleminin ana dayanağı olan Aday Performans Değerlendirme Raporu da yargı denetiminden geçer not alamadı. Değerlendirme formunda yer alan 50 adet mesleki ölçütün bazılarından davacıya oldukça düşük puanlar (0,50-1,00) verilmiş. Ancak mahkeme, düşük puan verilen bu hanelerin dayanağının, yani somut gerekçelerinin ve hukuken kabul edilebilir delillerinin dava dosyasında bulunmadığını tespit etti.
Biliyorsunuz, idari işlemlerin mutlaka somut, objektif ölçütlere ve hukuken geçerli delillere dayanması gerekir. Bu durum, yargı kararıyla da teyit edilmiş oldu. Yani, sadece sınırlı sayıdaki inceleme veya soruşturma konusu iddia varken, diğer mesleki ölçütlere ilişkin düşük puanların somut olarak açıklanamaması, performans değerlendirmesinin sağlam bir dayanağa sahip olmadığını gösteriyor. Aday öğretmen fesih kararı iptali sürecinin temelini bu usul ve esas hataları oluşturuyor.
Davacının Sağlık Durumu Göz Ardı Edildi
İstinaf aşamasında Bölge İdare Mahkemesi kararına eklenen önemli bir gerekçe ise davacının sağlık durumuyla ilgili. Kusurlu eylemlerin gerçekleştiği iddia edilen dönemde davacının depresyon tanısıyla tedavi gördüğü, sağlık raporlarıyla sabit. Mahkeme, isnat edilen fiillerin, öğretmenin belirtilen dönemde yaşadığı bu rahatsızlığıyla da ilgili olabileceği tespitiyle, işlemi iptal eden ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygunluğunu pekiştirdi. Üstelik davacı, ilişiği kesilene kadar görevine devam etmiş ve sonrasında okul müdürü tarafından yazılan bir yazıda, o eğitim öğretim döneminde görevlerini zamanında ve eksiksiz gerçekleştirdiği, etik kurallara aykırı davranış sergilemediği de belirtilmiş.
Sözleşmeli öğretmen performans değerlendirme iptali davalarında bu tür sağlık ve son görevlendirme bilgilerinin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Kısacası, tüm bu eksiklikler ve somut olmayan gerekçeler ışığında, idarenin fesih işleminde hukuka uyarlık bulunmadığına karar verildi.
Danıştay'dan Faize İlişkin Düzeltme
Dosyayı temyizen inceleyen Danıştay Onikinci Dairesi, Bölge İdare Mahkemesi'nin onama kararını usul ve hukuka uygun buldu. Ancak, İlk Derece Mahkemesi'nin dava dilekçesinde faiz istemi olmadığı halde faize hükmetmiş olması, "taleple bağlılık" ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden, bu kısım düzeltildi. Danıştay, 2577 sayılı Kanun uyarınca, yeniden yargılama gerektirmeyen bu eksikliği gidermek için kararı, "işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idare tarafından davacıya ödenmesine" şeklinde düzelterek onadı.
Bu karar, idari yargı pratiğinde, idarenin tesis ettiği işlemlerin objektif ölçütler ve somut, hukuken geçerli delillerle desteklenmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyor. Ayrıca, bir öğretmenin sözleşmesinin feshinde dahi, kişisel sağlık durumunun ve iddialara ilişkin yeterli incelemenin önemini ortaya koyuyor. Aday öğretmen sözleşme feshi hukuki dayanağı konusu, bu kararla daha da netleşmiş oluyor. Yaşanılan bu süreç, kamu personel hukukunda keyfiliğe karşı yargısal güvencenin bir örneği olarak kayda geçti.
Bu gelişmeler ışığında, idari yargının, özellikle disiplin ve performans değerlendirmesi gibi personel rejimi konularında, idarenin takdir yetkisini sıkı bir denetime tabi tuttuğu ve somut gerekçe aradığı görülmektedir. Sözleşmeli öğretmen fesih davası emsal karar niteliği taşıyan bu karar, benzer durumdaki diğer personel adayları için de önemli bir referans olacaktır.
Karar neticesinde, davacının sözleşmesinin feshedilmesi işlemi iptal edilerek yoksun kaldığı parasal haklarının ödenmesine hükmedildi. Bu durum, idarenin yaptığı işlemlerdeki eksikliklerin yargı yoluyla telafi edildiğini gösteriyor.